Hayali Üniversite ve LYS Hakkında

Merhaba Fakir Yazar Okurları;

Öncelikle bu yazıda size biraz kendimden, biraz dün gece izlediğim bir filmden biraz da üniversite tercihlerinden bahsedeceğim. Ben şu an 29 yaşındayım ve üniversite son sınıfta okuyorum. Bölümüm de radyo, televizyon ve sinema. Puanımın çok altında bir bölüm olmasına rağmen bu bölümü isteyerek ilk sıraya yazdım. Çünkü seviyordum ve kendimin başka bir bölümde okuduğunu hayal bile edemiyordum. Daha önce aynı bölümü başka bir şehirde kazanıp bıraktığım ve aileme fazladan yük olduğum halde hayallerimin peşinde koştum ve sonunda gelecek yıl mezun olacağım.

Hayali Üniversite

Hakkında konuşacağım filmin adı Hayali Üniversite. Filmin konusunu spoiler vermeden kısaca anlatayım. Bildiğiniz gibi Amerika’da puanına veya sıralamana göre üniversite tercihi yok. Yani biz üniversiteleri değil üniversiteler bizi tercih ediyor. Bunun için de iyi bir diploma notu, liseden mezun olana kadar yaptığın her iş, uğraştığın her spor etkili oluyor. Sosyal ve başarılı insanların üniversitelerinde okumalarını istiyorlar ve onlara gerektiğinde burs veriyorlar. Film de bunun üzerinden ilerliyor zaten. Hiçbir üniversitenin kabul etmediği birkaç arkadaş eskiden akıl hastanesi olan bir binayı kiralayıp sahte bir üniversite kuruyorlar ve ailelerine yalan söylüyorlar. Ama olaylar istedikleri gibi gitmiyor ve hiçbir üniversitenin kabul etmediği onlarca kişi üniversitenin kapısında beliriyor. Hikâye de böyle başlıyor. Yani üniversiteli olamama sorunu bizim ülkemize has bir durum değil.

“Bir üniversiteyi büyük yapan şey reddettiği öğrenci sayısıdır”

Şimdi asıl konumuza geçelim. 3 gün önce LYS sonuçları açıklandı ve 2 milyondan fazla kişide tercih telaşı başladı. Sadece 473 bin kişi 4 yıllık bir bölümü kazanma şansına sahip. Filmden bir cümle aklımdan hiç gitmez. “Bir üniversiteyi büyük yapan şey reddettiği öğrenci sayısıdır”.  Yani 2 milyondan fazla kişinin başvurduğu bir sınavda 1,5 milyona yakın kişi 4 yıllık bir lisans bölümünü kazanamayacak ve reddedilecekler. Üniversiteli olmak gerçekten çok önemli bir şey bunu kabul ediyorum ama çoğu üniversite sadece robot yetiştiriyor. Sistemin ve kitapların yazdığı ve istediği gibi beyinlerimizi biçimlendiriyor.

İlk olarak Üniversite okumayı sadece derslere girip ezber yapıp sınavlardan geçecek bir not almak olarak görmemekle başlayın. İkinci olarak asla yüksek puanlı bir yer daha iyidir diye düşünmeyin ve sevdiğiniz işi yapmak için sevdiğiniz bölümü okuyun. Öncelikle bu hayatta ne olmak istediğinize, bu dünyaya, insanlığa, ailenize nasıl bir katkınızın olabileceğini düşünerek tercih yapın. Hiç kimsenin sizi yönlendirmesine izin vermeyin. Hiç kimse sizi sizden iyi tanıyamaz.

“Ailem üniversiteyi kazandığımı duyduğunda ilk defa benimle gurur duydu”.

Hayali Üniversite filminden bir cümleyle devam edelim: “Ailem üniversiteyi kazandığımı duyduğunda ilk defa benimle gurur duydu”. Evet, bu duyguyu çok iyi bilirim. İlk defa üniversiteyi kazandığımda ailemin o anki bakışındaki farklılığı herkes gibi ben de hissettim. İçten içe yaşadıkları mutluluk çok başkaydı. Ama unutmayın ki üniversiteyi kazanamadığınızda da aileniz size hayal kırıklığı olarak bakmaz. Canım evladım kelimeleri lanet olsunlara dönüşmez. Bu durum artık beynimizin bir köşesine yerleşmiş ve artık üniversite sınavında başarılı olamayınca intihar edenler bile oluyor. Bir araştırmaya göre de 25 yaş altındaki gençlerde intihar eğilimi sınav zamanları yükseliyormuş. Ölüm çözüm değil üniversite de bu hayatta başarılı olmak için tek yol değil. Hatta en önemli yol bile değil. Bana göre bu hayatta başarılı olabilmenin en önemli yolu kişisel gelişimden geçiyor. Üniversitede asla bulamayacağın imkânları dışarıda bulabilir, üniversitede 4 yılda öğrenebileceğin bir şeyi dışarıda birkaç ayda öğrenebilirsin. Yeter ki iste ve azmet.

Saygılar.
Fakir Yazar Kürşat.