Merhaba Fakir Yazar Okurları;
1960’lardan sonra dünyada soğuk savaşla birlikte büyük değişimlerin önü açıldı. Merkezi örgütlenmeler yerlerini daha esnek, tek bir merkezi olmayan, mobil ve akışkan yapılara bıraktı. Kendi coğrafyasında ortaya çıkan toplumsal bir hareket, ağ toplumu ve yeni iletişim teknolojileri ile tüm dünyaya kısa sürede yayılabilme olanağına sahip oldular.
Kısaca web 2.0 kavramının ortaya çıkışından sonra hayatımızda çok büyük bir öneme sahip olan Sosyal Medya’nın sadece bize değil çevremizde gördüğümüz çoğu kişiye olumlu veya olumsuz etkileri vardır. Sosyal Medya, sadece bireyleri değil toplumu bile şekillendirebilecek kadar güçlü bir etkiye sahiptir. Sesini duyurmakta güçlü çeken insanların sesi olmuştur ya da tam tersi olarak iktidarı elinde bulunduranların güçlerini daha da artırabileceği bir araç. Çıkış amacı her ne kadar insanları bilgilendirmek de olsa Sosyal Medya’nın insanları yönlendirdiği gibi insanlar da Sosyal Medya’yı yönlendirerek amacının dışına çıkarmış yani yeni amaçlar ortaya koymuşlardır. Sürekli kendini yenilemeye başlamış ve ihtiyaçlara cevap vermek zorunda kalmıştır. Cevap veremeyenler de kapanıp yok olmuştur. Facebook, Twitter, YouTube gibi en önemli sosyal medya araçlarında yazılan tek bir cümle veya paylaşılan birkaç dakikalık bir video saniyeler içerisinde sadece paylaşanın sorunu olmaktan çıkıp tüm dünyanın sorunu olmaya başlamaktadır.
Yıllar önce Marshall McLuhan’ın ortaya attığı bir kavram olan “Küresel Köy” gibi. İnsanların aynı şeyi yiyip aynı şeyleri giymesi konusunu bir kenara bırakırsak her an elimizin altında olan internet ve yeni iletişim teknolojileri sayesinde şu an paylaştığım bir yazının Avustralya’da bile okunuyor olması, eğer o yazıda bir konuda destek istiyorsam ve desteği de alabiliyorsam dünya, küresel bir köy olmuş ve sosyal medya da buna çok büyük bir katkı sağlamıştır.
Toplumsal Hareketler de Değişime Uğradı
Eskiden çoğunlukla işçi sınıfı tabanlıyken toplumsal hareketler artık toplumsal sınıf tabanlı olmaya başlamıştır. Sosyal ve siyasal alanda daha çok söz sahibi olabilmek ve mevcut düzeni değiştirebilmek için bu toplumsal hareketler ortaya çıkmaya başlamıştır. Sosyal Medya da bu yeni toplumsal hareketlere ya da sivil haklar hareketlerine her türlü desteği sunabilmektedir. Castells’e göre toplumsal hareketin 3 tanımlayıcı kimliği ilkesi bulunur. Bu ilkeler olmadan da bir toplumsal hareketi tanımlamak mümkün değildir diyebiliriz. Buna göre hareketin ortak kimliği, hareketin karşıtı ve toplumsal hedef olmak üzere belirlenen 3 temel kriteri göz önünde bulundurmak gerekir.
Artık İranlı Kadınların da Sesi Duyuluyor
Bunun en büyük örneklerinden birisi de 2014 yılında ortaya çıkan bir toplumsal harekettir. Toplumsal hareket diyorum çünkü hareketin bir ortak kimliği var. Bu da kapanmak zorunda kalmış kadınlardır. Hareketin karşıtı da vardır. Kapanmayı İslam’ın bir kuralı olarak görüp kapanmayan kadının cezalandırılmasını isteyen milyonlarca insana sahip bu coğrafya. Ayrıca toplumsal hedefin de özgürce başları açık bir şekilde yaşayabilmek ve toplumdan dışlanmamak olduğunu söyleyebiliriz. Son olarak da hala devam ediyor oluşu bu hareketi, toplumsal bir hareket yapmak için yeterlidir. Bu toplumsal hareketin adı My Stealthy Freedom. 1979 yılında İran’da bir devrim gerçekleşti bildiğimiz gibi. Bu devrimle birlikte şeriatın hüküm sürdüğü bir yönetime geçildi İran’da. Kadınlar artık başları açık dolaşamıyor. Sırf başı açık kadınları uyarmak, gerekirse şiddet uygulamak ve hapse atmak için polisler var İran’da. 2014 yılında İran ahlak polisi, 3,6 milyon kadını uygunsuz kıyafetler giydikleri için uyarmış hatta cezalandırmıştır. ABD’de yaşayan İranlı bir gazeteci ve aktivist olan Masih Alinejad da tüm bunları değiştirebilmek için bir internet sitesi açmıştır. İranlı kadınlardan başı açık fotoğraflarını göndermelerini istemiştir. Alinejad kendisiyle yapılan bir röportajda, vermek istediği mesajı oldukça güzel ifade ediyor: ”Benim annem eşarp kullanmayı her zaman isterdi; fakat ben hiç istemedim. İran’da ikimize de yer olmalı.”
2 hafta sonra sayfanın beğenisi 200.000’i geçmiş ve dünyanın birçok haber kanalında kendine yer bulmuştur. İranlı kadınlar ellerinden alınan anayasal haklarına karşı bir tepki göstermişler ve Sosyal Medya sayesinde kısmen de olsa başarılı olmuşlardır. Tabii ki böyle bir harekete karşı İran da sessiz kalmayıp sürekli tehditler de bulunmuştur yine sosyal medyayı kullanarak Alinejad’ın anlattıklarına göre. Şu an 1 milyondan fazla üyesi var My Stealthy Freedom hareketinin Facebook sayfasında ve her geçen gün büyümeye ve daha çok kadını kendi istekleriyle başlarını açmaları konusunda cesaretlendirmeye devam ediyor. Kadınların güçlerinin farkına varmalarını sağlıyorlar.
Toplumsal Eylemler de Artık Sosyal Medyayı Kullanıyor
Sosyal medya yalnızca toplumsal hareketleri değil toplumsal eylemleri de tetikler. Kısa sürede kurulan Facebook gruplarıyla, Twitter’da 1 saat içinde TT olarak binlerce insanı bir araya toplayabilirsin. Sistemin demokrasi dışı dayatmalarına karşı ortak bir tepki geliştirebilirsin. Kısa süreli bir etkiye sahiptir belki ama filmlerde doruk noktası olduğu gibi toplumsal eylemlerde de bir doruk noktası vardır ve etkisi geçene kadar çok büyük olaylar çıkarmanı, organize olmanı sağlar. Brezilya’daki öğrenci eylemleri, 2014’te Venezuella’daki yönetim karşıtı protestolar sosyal medya sayesinde büyüyerek ortaya çıkmış ve toplumsal eyleme dönüşmüştür. O an için de etkili olmuşlardır.
Fakir Yazar; Kişisel Yorumum
Ben burada sosyal medyanın daha çok olumlu yönlerinden bahsetmeye çalıştım.
Toparlayacak olursak hem toplumsal hareketler hem de toplumsal eylemler sosyal medyayı sıkça kullanırlar çünkü bazen derdini anlatabilmenin, insanlara ulaşabilmenin, toplumu yönlendirebilmenin, eylemleri planlayabilmenin ve hakkını arayabilmenin tek yolu da budur.
Ağ toplumu ile küresel bir köye dönüşmüş olan ve kendisinden istesek bile kaçamayacağımız iletişim teknolojilerinin gücünün bu kadar farkındayken kullanmazsak ve sesimizi çıkarmazsak en az sesimizi kısmaya çalışan çeşitli egemen güçlerden ne farkımız kalır ki? Tabii ülkemizde sürekli olan sosyal medya sitelerine erişim yasaklarını da unutmamak gerekiyor. Ama her engelin karşısında teknoloji çağında bir çözümün olduğunu da devlet büyüklerimize birileri hatırlatmalı. Sırf bu nedenle bile küçük de olsa bir toplumsal eylem çıkabilir. Kim bilir?
Saygılar.
Fakir Yazar.
Bahsettiğiniz bu gücü kötüye kullanmamak için devlet de bazen yasaklara başvuruyor sayın hocam. Bu yasaklar bizi kısıtlamak için değil, bizi birbirimize düşürmemek için. Tabi konuya nerden bakarsan o şekilde anlarsın. Yanlış anlamayın, bu sözüm size değil. Genel olarak.
Başörtüsü mevzusunda da şunu söylemek istiyorum. Kimsenin kimseye zorla bişey yaptırmaya hakkı yoktur. İran devletinin bu davranışı doğru değildir. Fakat yaptırmak istediği, olması gereken bişeydir. Sadece çözüm yolu yanlıştır. Zorla değil, sevdirerek yaptırılmalıdır. Yapmayanlara da saygı duyulmalıdır…
Yorum görüşleriniz için teşekkür ederim.
Ne olursa olsun Devlet bu yasakları uygulamamalı, nedense dünyadaki özgürlük anlayışı ile bizim ülkemizdeki özgürlük anlayışı arasında büyük farklar var
Evet haklısınız konuda bu konu hakkında baya üstünde duruldu. Yorumunuza katılıyorum.
Artık sosyal medya önü durdurulamaz bir hale geldi. Sizinde bahsettiğiniz gibi artık önemli konulara şekil vermeye başlayarak, toplumlar sadece sanal ağ üzerinden yönlendirilebilir hale geldi.
Sosyal medya gerçekten çok büyük bir güç halini aldı.Güzel yazı elinize sağlık.